Cumartesi, Ağustos 06, 2005

flaneur

flaneurlerin suskunlukla sarmalanmayacağı gün de gelecek. bunu biliyorum. uçuşacak düşünceler, sabuklanacak. kentin tadına varılacak; her gün geçilen sokaklarda kaybolmak, sokaktaki insanlarla ahbaplık etmek mümkün olacak.

gün gelecek flaneur her başın tacı olacak. o gün ben olacak myım bunu bilemiyorum.

hoş flaneur olmak mübah bir şey olsaydı, yine de flaneur olur muydum onu da bilmiyorum!

yok; aslında biliyorum da söylemiyorum!

neden söylemiyorum:
bkz: foucault

Salı, Ağustos 02, 2005

ayrılmaz ihlal

"ben" ve "ayrılmaz ihlal"...

insanın dengesini sağlaması için çok mantıklı olan yanının karşıtını da bünyesinde barındırması gerekiyor. zizek öyle diyor! ben ve ayrılmaz ihlalimin birleştiği temel nokta: beni sevmemiz.

ben ve ayrılmaz ihlalim...

femme fatale'mışım da bilmezmişim. femme fatale benim ayrımaz ihlalimmiş!

zizek, lacan'ın aynasını tutuyor gözüme gözüme... gözüm kamaşıyor kendimden.

femme fatale'im ve ben'im.

ayrılmaz ihlalim ve ayrılmaz ihlalsizliğim... ve aynanın sırrı...

Cumartesi, Temmuz 30, 2005

yamuk bakmak / anamorfoz üzerine

zizek demiş ki -zizek sayesinde david lynchsever oldum- gerçeği görmek için yamuk bakmak gerekir.

looking awry, yamuk bakmak, anamorfoz. istenilen denilebilir; ben yamuk bakmak'ı kullanıyorum.

hatta sadece kuramsal değil uygulamalı olarak da yamuk bakıyorum. buyrunuz. siz de alınız.

zizek slavoj, yamuk bakmak, metis, istanbul, 2004, çev. -gerçek bir beyefendi ve idealist, kitap çevirmenlerinin sesinin duyulması için gerçekten çok emek harcayan ve iletişim sosyolojisi alanındaki temel kitaplarımın 1/8'ini bizzat kendisi çevirmiş olan- tuncay birkan